31 Temmuz 2018 Salı

MODEL:18

     Mini elbisemi yaparken, üst kısmı için hazır ve biraz kalın  badi aldım.Orta kısmına yarım metre  kumaş ve alt kısmına ise uygun renkte on santimlik başka bir kumaş aldım.Daha sonra onları bedenime uygun gelecek şekilde birleştirerek elbise haline getirdim. Dize kadar uzunlukta bir çizmeyle rahat kullanabileceğim kıyafetim olmuş oldu. Kısa bot ile de güzel göründüğünü söyleyebilirim.







                            Bu da benim kombine edişim... Herkes farklı kombineler yapabilir tabii...

29 Temmuz 2018 Pazar

Model:17

     Bir şalın mutasyona uğramış halini göreceksiniz bu modelde.Bir öğrencimin hediye ettiği şaldı.Bense bu tür şal kullanmaktan pek hoşlanmıyordum.Öğrencim " Hediyemi beğenmediniz,kullanmıyorsunuz" diyince bu çareyi düşündüm.Şalı elime aldım, birkaç şekil verdim.Yaka yeri  oydum ve uygun renkle ördüm, şaldan söktüğüm püskülleri yakasına yerleştirdim. Kol yeri yapıp yine ördüm, saçak taktım.Yanları birleştirip düğme ile yukarı kıvırdım.Ertesi gün onu giydim ve çocuğun olduğu sınıfa o elbise ile girdim.Öğrencim görünce biraz şaşırarak mutlu olmuştu

.








26 Temmuz 2018 Perşembe

Model:16

     Rahatlıkla diyebilirim ki bu kıyafeti yapmak için pek para harcamadım. Önceden diktiğim bazı dikişlerden kalan parçaları birbirine ekleyerek bu elbiseyi hazırlamış oldum. Adını, yamalı elbise koydum.







Elbise iki ayrı kombine şekliyle üzerimdeyken...



Müzik

BAĞLAMA
Ben bağlamama sarı tamburam diye seslenirim.Repertuarım çok geniş olmasa da severek çaldığım birçok türkü vardır.Zaman zaman bu türküleri çalarak stresimi atar,bir bakıma ruhumu dinlendiririm



















Orgla ancak bir-iki parça çalabiliyorum. İlerde geliştirmeyi hedeflediğim bir alan şimdilik...
 Yaptığım resimlerimi de ilerki zamanlarda yüklemeyi düşünüyorum.

14 Temmuz 2018 Cumartesi

TELKARİ

İnsanoğlu doğası gereği hep kaçanı kovalamış, kaybolacak olanı elinde sıkı sıkı tutmaya çalışmıştır.Mardin yöresine ait olan telkari sanatının da böyle bir değer taşıdığı kanaatindeyim.Kaybolmak üzere olan bir sanattır telkari..Aynı zamanda ustalık isteyen, narin görünümlü bir sanat...
Bu nedenle ilgimi çekti.Halk eğitim kurslarına katılarak birkaç parça yapmak istedim.Yaptığım parçaları zevkle kullanıyorum.Çünkü hem istediğim tarzda yapmış oldum hem de tane tane bükülerek yapılan,birbirine kaynatılan bu sanatı çok sevdim.
Yaptığım çalışmalardan birkaç örnek paylaşmak istiyorum...

1.

Bir kolye ve işaret parmağınıza takılacak türden yüzük.

2.

İstediğiniz parmakta kullanabileceğiniz bir yüzük.

3.

Bu da bir kolye çalışması...

4.



Çok özenerek yaptığım ve severek kullandığım bir gece  lambası...Sadece camını ve ampulünü hazır aldım.Diğer herşey el yapımıdır.

5.

Takım olarak kolye ve yüzük...

6.

Küpesi,yüzüğü,kolyesiyle bir başka tasarım.

7.

Bileklik, küpe, yüzük ve kolyesiyle birlikte bir takım.

8.


Bu bir kemer...Bunu yapmak oldukça zaman alıcıydı.Teker teker telleri büküp onları kaynatmak,şekil verip bükmek,oksitlenmesi için ilaçlı suda bekletmek sonra parlatmak gerçekten emek ve zaman isteyen işlerdir.Fakat bu sanatta sonuç her zaman tatmin edicidir.Otantik bir kıyafet üzerinde çok şık durduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

12 Temmuz 2018 Perşembe

Model:15

     İster bandanasıyla ister bandanasız olarak kullanabileceğiniz bir model...Ben bunu kullanırken saçlarımı boncuklu iplerle örüp bandanasını muhakkak takarım.Ayrıca altına bir tayt ve çizmeyle çağımızın giyiminden çok farklı bir havayı yakalayacağınızı söyleyebilirim...










                             Devam edilecek...

1 Temmuz 2018 Pazar

Bazı seyahatlerim (Sekiz Balkan ülkesi)...

Yolumdaki Çizgiler'de sadece tasarımlarımı değil, görüp de etkilendiğim bazı ülkeler hakkında izlenimlerimi de paylaşmak istiyorum.
Günümüzde çoğu insan yurtdışı seyahati yapmaktadır.Ancak her insan, gittiği ve gördüğü yerlerden farklı etkilenir...
Zaman zaman her gittiğim yeri yazmasam da çok etkilendiğim yerler hakkında bazı düşüncelerimi yazmak istiyorum.
Bir coğrafya öğretmeni olarak Türkiye'nin bütün illerini dolaştım.Artık yurtdışına açılma zamanı gelmişti.Çocukluğumdan beri içimdeki gitme arzusu, kendi çocuklarımı büyütünce, tekrar güçlü bir şekilde canlandı.Çocuklarım küçükken yurt içi geziler daha uygun oluyordu ancak ben hep daha fazla gitmek istedim.Düşüncem tüm dünyayı dolaşabilmek...
Gördüğüm yeni yerler, tanıdığım yeni insanlar ve yeni kültürler beni hem etkiliyor hem de heyecanlandırıyor.İyi insan oldukları sürece bütün dünya insanlarını akrabam gibi hissediyorum.İnsanların renklerine, dinlerine, dillerine, kariyerlerine göre ayrım yapılmasına karşıyım.Bana göre insanlar arasında tek ayrım olabilir: O da düşünce ve eylemlerinin iyi yada kötü olmasına göre yapılmış olan bir ayrımdır.
Şimdi biraz Balkan ülkelerinden bahsetmek istiyorum...
1.YUNANİSTAN
2.BULGARİSTAN
3.BOSNA-HERSEK
4.SIRBİSTAN
5.HIRVATİSTAN
6.MAKEDONYA
7.KARADAĞ
8.KOSOVA...
Bu saydığım ülkeleri ayrı ayrı değil de karma anlatmayı düşünüyorum. Ana hatlarıyla hepsi aynı kültürü yaşıyor. İlgimi çeken ufak ayrıntıları zaten belirtmeden geçemem.
Ancak yine de herbiri ayrı güzel...
Ağır sanayi olmadığı için doğada tahrip ve kirlenme çok az...Doğayı seven insanların ve doğadaki hayvanların mutlu yaşadıkları yerler diye düşünmüştüm buraları gezerken...
Kamp yapmayı sevenler için yazıyorum; Balkanlarda çok güzel kamp alanları var...Bir kampta duş alma imkanlarının olması, güvenlik ve bazı ihtiyaçları karşılama imkanlarının olması önemlidir ve bunları bulabilirsiniz.






Osmanlı'nın izlerini Balkanlar'ın her yerinde görmek mümkün...Birçok köprüler,camiler,medreseler...


Mesala Mostar Köprüsü ve çevresi harikaydı...
Doğal bir güzellik olarak gidip gördüğüm Bosna-Hersek'deki Kravice Şelalesi'nde kano kullanmak beni çok mutlu etti.Suyun rengi ve çevrenin doğal güzelliği beni adeta büyüledi.



Adriyatik Denizi'nin incisi olan Hırvatistan'ın turistik ağırlığı daha baskındı diğerlerine göre.En azından bana öyle geldi.Dubrovnik gerçekten görülmeye değer diye düşünüyorum...






Zaten Balkan ülkelerinin en büyük kazancı turizmden gelmektedir.
Karadağ (Kotor) dan bir-kaç görüntü ...




Kotor'da bir sokak görüntüsü...



Burası da Kotor Körfezi'n de güzel bir ada...
Gelelim Makedonya'ya...









Ohrid Gölü'nde günbatımı harikadır...



Ohrid Kalesini' de dolaşmak gerekir.Kalede manzara muhteşemdir.



Kaledeyken bu açıdan fotoğraf çektirdiğinizde Aziz Yuhanna Kilisesi objektifinize girecektir.
Üsküp'te dolaşmak çok zevkli gelmişti bana.Heryer heykellerle doluydu ve ben heykeli bol olan şehirlere bayılırım...












Üsküp güzel bir şehir.Yine Üsküp'te Matka Kanyonu'nunda tekneyle dolaşmak bence tam bir görsel zevkti.



Hep zevk aldığım şeylerden bahsettim.Oysa üzüldüğüm şeylerde vardı.Mesela kapitalist sistemin parçaladığı bu ülkelerin tek gelir kaynağı turizm.Felsefeleri böl-parçala-yönet olan emperyalizm ve kapitalizm , Balkan ülkelerini kıskacı altına almış durumda.Balkanları gezerken birçok yerde eski Yugoslavya'dan kalmış büyük fabrika binalarını ve ulusal spor faaliyet alanlarını çürümeye terkedilmiş olarak görebilirsiniz.Diyeceksiniz ki sanayi çevreyi kirletir ve olmaması daha iyidir...Fakat evimizde,iş yerimizde ve her yerde kullandığımız sanayi ürünlerini kim bizlere satıyor? Yada neden kullanıyoruz öyleyse?Hadi kullanmayalım...Mümkün mü? Böl-parçala-yönet felsefesine bu tür küçük ülkeler iyi para kazandırıyor diye düşünmekten kendimi alamıyorum.Biz Türkiye olarak bu tür oyunlara asla gelmemeliyiz.Batısıyla,doğusuyla,güneyiyle,kuzeyiyle biz biriz, Türkiye'yiz....
Sırbistan'da Niş şehrinde bulunan Kelle Kulesi oldukça ilgimi çekmişti.Çok gerçekçi olduğunu düşünmüyorum.Güya burada çıkan bir isyanı bastırmak için zamanında Osmanlı imparatorluğu,ayaklanan Sırpların kafalarını keserek kocaman bir kule yapmış.Rahat durmayan Sırplara ders olsun diye ...Tarihte Sırplar savaşçı bir millet olarak bilinir.Bana göre bu müze  buram buram milliyetçilik kokuyor...Osmanlıyı karalayarak Sırplara büyük bir milliyetçilik aşılıyor ...
Biz Türk Halkı olarak doğuda Rus ve Ermenilerden,batıda Yunanlılardan,güneyde Fransızlardan,kuzeyde yine Ruslardan ve her yerde İngilizlerden onca zulüm gördük.Milliyetçiyiz diye geçiniriz.Nerede ne müzemiz var da ne milliyetçiliği yapıyoruz diye sordum kendi kendime...