7 Ağustos 2019 Çarşamba

İran Gezisi

12:İRAN
   Gezdiğim ülkelerin gidiş sıralamasına göre 12. Ülkeydi İran; epey bir zaman kaldık İran' da...
   İran'ı anlatmak bir-kaç güne sığmayacak...İran büyük sınırları ve geniş kültürü olan bir ülke. Bu ülkeyi görmeden önce öğrencilerim bana sorduğunda, karanlık bir ülke diyerek anlatmaya başlardım.Tabiki anlattıklarım ansiklopedik bilgilerdi. İran'ı gördükten sonra anlatımlarım tümüyle değişti.İran karanlık falan değildi...İran çok farklı ve çok renkli bir ülkeydi…
    İnsanlarının yüzlerine baktığınızda sert yüz hatlarını görürsünüz.Saçlar simsiyah,kaşlar kalın ve siyah,ten oldukça esmer...İlk etapta ruhlarını göremediğiniz için bu ilk bakış belki de korkutur sizi.Ancak onlarla konuştuğunuzda çok yanıldığınızı görürsünüz.Yardım sever, dost canlısı, hoş sohbetli insanlar olarak tanıdım hepsini.Çok İranlı arkadaşlarımız oldu. Kötü bir niyet beslemeden hemen hepsi evine davet etti.Kendi deyimleriyle yazayım "Konağımız olun" dediler.Bu onların evlerine davet etme şekilleriydi. Rahatlıkla diyebilirim ki bir genç kız İran'da çok huzurlu dolaşabilir ve geri ülkesine dönebilir.                            
   Giyinmelerine gelince, İran o bazı flimlerde anlatıldığı gibi değildi.Bayanların yalnız başları kapalı, beyinleri, hayat görüşleri gayet aydınlıktı.Bizim bayanlardan daha aydın düşünüyorlar diyebilirim. Baş kapatmaları sadece geleneksel kalmış durumda.Sıradan bir şal atıyorlar başlarına hepsi bu.Saçlarının yarısı dışarda.Tırnaklar ojeli ve makyajları yerinde...Basenleri kapatacak  tunik tarzı birşey giydikten sonra hepsi dar kot veya tayt giyiniyorlardı altlarına. Sadece bazı bölgelerde az sayıda kadınların çarşaf giydiklerini gördüm. Bu da bizim ülkemizde gördüğümden çok değildi.
    Coğrafya öğretmeni olduğum için yeryüzü şekilleri ilgimi çekti.Çölünü, aşınmış şekilli dağlarını, peneplen yapılı alanlarını, taşların oyulması ile ev haline getirilmiş bölgelerini gördüm ve zevkle seyrettim.






    İran ilginç bir ülke.Birçok ambargonun altında dik durmaya çalışıyor.Emperyalizme karşı duruyor ancak her zenginin ve siyasinin çocuğu o karşı durdukları ülkelerde yaşıyor."Zaten bu çoğu ülkelerde görülen bir özellik diyeceksiniz" ben de "haklısınız" diyeceğim...                              
    İran'da ana yollardan geçtiğimde, genç çocukların fotoğraflarının tabela şeklinde asıldığını gördüm.Sorduğumda İran-Irak savaşında o bölgeden ölen şehitlerin resimleri olduğunu ve her yıl bu resimlerin yenilendiğini söylediler. Saygıdanmış... Nedense bu resimler arasında hiç bir zenginin yada siyasinin çocuğunun resmi bulunmuyordu.Oysa onlara da saygı gerekmez miydi?..                                       İran'da Türk nüfus çok fazla. Türkler İran nüfusunun yüzde 45'ini oluşturuyor. Buna rağmen en çok baskı altında olanlar da ne yazık ki Türkler...Türkçe eğitim yasak,iş yerlerine türkçe isim vermek yasak,Türk gençler dövme yaptıramaz,Türk gençleri konservatuar bitirse dahi bir yerde şarkı söyleyemez... Oradaki Türkler bu anlamda gerçekten çok gergin durumda.Görünüşe bakarsanız İran yakın zamanda ciddi bir iç tehlike yaşayabilir.İran devleti aslında Türklerin çoğunluk olmasından rahatsız.Ayaklanmalarından korktukları için Türkleri baskı altında tutuyorlar.Asimile olurlar diye umut ediyorlar ancak durum öyle görünmüyor.Türklerin olduğu yerler içteniçe kaynıyor.Özellikle de Tebriz...            
    Bayanlar  şarkı söyleyemez bir kafede ancak şarkı söyleyen erkekler var.Tabiki Türk olmamak şartıyla.Şiraz'da, Türklerin olduğu bir kafede bizler yine de (gizli de olsa) oradaki Türk gençlerle şarkı da söyledik, karşılıklı  oyunumuzu da oynadık ve de eğlenebildik...






           Kafelerde ve genelde Türkler arasında İbrahim Tatlıses'in çok sevildiğini gördüm.

   Alkollün sözde ve görünürde yasak olduğu bir ülkedir İran.Çoğu aile evinde içkisini hem yapar hem de içer. Misafir olduğum ailelerde her akşam yemeğinde sonra arak dedikleri alkollü içkilerinin yada  rengarenk yaptıkları şaraplarının getirildiğini gördüm.
     İran'da trafik tümüyle çok ilginç işliyor... Trafik ışıkları yok. Sadece insanlara dikkatli olmaları için uyarı ışıkları var.Bizim bildiğimiz sarı,kırmızı,yeşil anlamında bir uyarı söz konusu değil. Buna rağmen insanlar çok güzel, kaza yapmadan, sinirlenmeden, kavga etmeden araçlarını kullanıyorlar. Bu bana olağanüstü bir yetenek gibi geldi.
       Gezilecek görülecek çok şey bulursunuz İran'da.Mesela Tebriz'e bağlı Kendovan'a gittiğinizde taş evleri görmeniz gerekir.Hatta bir gece o evlerde kalmalısınız.Bizim peri bacalarına benziyor.İnsanlar yaşıyorlar bu evlerde yani terk edilmiş değil.





   Yine Tebriz'de Azeri Müzesine, tarihi ipek yolu çarşısına, Şems'in doğduğu Hoy denilen şehire gitmelisiniz.Tebriz'in çok büyük ve içi çeşitlerle dolu kapalı çarşıları da muhakkak gezilmeli. Ayrıca Eyneli (Aynalı) dağa çıkmalısınız.İnerken yol boyunca  mikrofonlardan güzel şarkılar dinleyerek inersiniz. Ben dinlerken çok mutlu oldum. Belediyenin güzel hizmeti diye düşündüm.


                               Eyneli dağdan inerken gördüğüm bu rölyefi çok beğenmiştim.

  Tebriz'de çok heykel gördüm.Özellikle de kitap okuyan heykeller... Demek ki kitap okumayı önemsiyorlar ve aydınlar düşüncesi uyandı bende.Sadece Tebriz'de değil İran'ın birçok yerinde farklı amaçla yapılmış heykeller gördüm.Sanırdım ki bu ülkede böyle şeyler yasak...Çoğu konuda olduğu gibi bu konuda da yanılmışım.



                  İran'ın farklı şehirlerinde, bu tarzdan birçok sanat eserlerine rastlamak mümkün.
                Tebriz'in İpekyolu Caddesinde dolaşmak bana tarih kokan ilginç bir duygu vermişti.




                                                Tebriz İpekyolu Caddesinden görüntüler...

   Erdebil'de bir gece konakladım.Çok güzel bir parkta ve çadırda.Akşam üzeri çadırını alıp parklarda kamp yapmak, İran'da bir gelenek haline gelmiş.Ancak bizde olduğu gibi etrafı kirletmiyorlar.Çevre temiz,hele tuvaletlerinin temizliğine gerçekten diyecek yok.Parkların ve şehrin farklı yerlerindeki tuvaletlerinin, temizlenmek için gerekli donanımı çok güzel.Çoğu ülkede bu özeni göremezsiniz.İran'da su içmek ve tuvalete gitmek bedava...Yollarda halkın içmesi için soğuk olarak ayarlanmış sebiller var.Benzin,mazot çok ucuz. Araçların parkı için yol kenarları tutulmamış, park parası yok. Halkın kullandığı doğal gaz neredeyse bedava...


       Parkta geceyi serin geçirmek için kamp yapan İranlı insanlar.Tabi bizim çadır da bu alanda ve yatmaya hazır vaziyette...İran bu yönleriyle bizden daha sosyalist...
 Erdebil'de, Şah İsmail Müzesi ve Dergahi görülmesi gereken yerlerden.



                                           Şah İsmail Dergahin'dan görüntüler...

    Astara, yarısı İran'a, yarısı Azerbaycan'a ait bir bölge.İran, eyaletlerle yönetilen bir ülke.Astara, Gilan eyaletine bağlı.Burada Hazar Denizi'nde (Daryaye Khazar), denize girdim ve yüzdüm.Kadınlı- erkekli tek girebileceğiniz alan burası diyebilirim,tabiki kapalı bir kıyafetle girmelisiniz.Deniz 3km'ye kadar omuzları geçmiyor.Bazı yerlerde ayaklarınız, petrolümsü tuhaf bir balcığa basabiliyor.Ancak su çok ılık ve güzel...



                                           Daryaye Khazar'da yüzmek güzel bir duygu...

   Rasht, Gilan Eyaletinin merkezi.Karayolu ile gidildiğinde buraya kadar bozkır olan iklimin birden karadeniz iklimine dönüştüğünü görürsünüz.Heryer ağaçlık ve yeşil...Buranın halkı daha zengin...
Kaşhan; burayı tanıtmaya yine çadır kurarak çok rahat edeceğiniz parklara sahip bir yer diyerek başlayacağım.Kaşhan'da bulunan Abbasi Evi, Abbasilerin kültürünü anlamada size çok yardımcı olacaktır.



               Oldukça büyük ve döneme ait her türlü konfora sahip (dönemin abilerine ait) bir ev...

    Kaşhan'da bulunan Fin Bahçesi  görülmesi gereken ayrı bir güzellik...Çok güzel bir planı ve yeşil alanı var.






                                                    Fin Bahçesi'nden birkaç görüntü...

     İmamzade Cami,Büyük Abi Mescid (Aqabozorg School&Mosque), Kaşhan'da görülmesi gereken yerlerdendir.



        Camileri genelde iki minareli olup ortadaki kubbeyle Allah'a yalvaran insanı temsil etmektedir.Camilerin mimarisine ve süslemelerine hayran olduğumu söylemek isterim.Süslemede bolca ayna parçaları kullanılmış. Ayrıca kırmızı, mavi, sarı, yeşil renkte boyanmış camlarla süslemelere devam edilmiş.Bu renkli camların amacı bazı böcek türlerini uzaklaştırmak için gerekliymiş.Hat sanatı ile mükemmel yazılar yazılmış.Kısacası camilerdeki mimari süper...



                                Kaşhan'da yerel bir camiden örnek süslemeler...

     Yezd Şehri, Zerdüş inancının hala yaşandığı bir şehir.O nedenle bu inanca ait Ateşgah'ı, görmek gerekir.









                                               Ateşgah'ın içinden bazı görüntüler.

Zerdüş inancı gereği ölüler sessizlik kulelerine götürülür ve orada akbaba gibi diğer yırtıcı kuşların yemesi için bırakılırdı.Günümüzde bunu yasaklamışlar.Ancak yine de bu sessizlik kulelerinin gezilmesi taraftarıyım.
Ayrıca  Zurhane dedikleri derneklerinde yaptıkları spor ve dua ile karışık gösterileri, onları tanımak için izlenmesi gerekir diye düşünüyorum.






                                                         Gösterilerden bir-iki sahne...

   Yezd'de gidilecek bir diğer yer de Su Müzesidir.Dağlardan suların nasıl toplanarak yeraltı kanallarıyla şehire dağıtıldığını çok güzel gösteren bir müzedir burası.



                                                                       Su Müzesi.

               Yeditaş Çölü(Haftsang), Yezd'de gidip de muhakkak görmeniz gereken bir çöl.





                                         Bu çölde apayrı duygulara kapılıyor insan...

       Başkent Tahran; oldukça büyük ve çok nüfuslu (18 milyon) bir şehir.Tahran bu nüfusuna göre bizim İstanbul gibi bunaltıcı değil.Caddeler geniş, binalar insanın üstüne gelmiyor.Aslında İran'ın bütün şehirlerinde yürüdüğünüzde sizi rahatsız eden bina sıklığı ve insan keşmekeşliğini göremezsiniz.O kadar da kalabalık bir ülke olmasına rağmen insanları da şehirlerinin genişliği gibi huzurlu, geniş yürekli, çabuk sinirlenmeyen yapıda.
       Tahran'ın kuzeyli-güneyli çok büyük bir pazarı var.Bu pazarda kesinlikle aradığınız ve aramadığınız binbir çeşit eşyayı, malzemeyi, baharatı vs bulabilirsiniz.Halıları zaten çok çeşitli ve harika...




                                                        Tahran pazarından görüntüler.

                                    Başkentte İran Ulusal Müzesi gezilecek yerlerden biridir.





   Bu müzede beni etkleyen bir görüntüydü.Mermerden bir taht...Dünyaya gelen insanların bir kısmı sanki birilerini sırtında taşımak için yaşamış ve yaşıyorlar diye düşündüm.Tabi bu manzarayı birçok ülke tarihinde görebilirsiniz.Benim düşüncem de genel anlamdaydı zaten...
   Tahran'da Azatlık Anıtı(Azadı Tower Artistic and Cultural Complex) çok görkemliydi.



                      Azatlık Anıtı, gece  aydınlatılmasıyla güzel bir görüntü insana sunmaktadır.

   Tahran'daki Şah Sarayı ve geniş bir bahçe içerisinde yer alan Sadabat Sarayı'nın da muhakkak görülmesi gerekir.





                      Tahran'da bulunan Şah'ın Sarayı dillere destan bir güzellikteydi diyebilirim...




                                                        Sadabat Sarayı'ndan iki görüntü...

      Darbant, dağcılık sporunun yoğun yapıldığı bir yer...Aslında İran'da dağcılık sporu çok gelişmiş durumda.İranlı bayanların bile sıkça yaptığı spordur diyebilirim.


                                                Dağcılık sporunu simgeleyen bir anıt...

   İran'da lokantalar, çay içme yerleri ve çoğu dinlenme yerleri (eski dille)  geniş sedir diyebileceğimiz oturma yerleriyle dizayn edilmiş. İnsanlar ayakkabılarını çıkararak sereserpe,rahatça oturuyor. Bana ilginç ve bir o kadar da güzel gelmişti.


                                                           İran'da bir lokantadan görüntü...

   Persepolis,başlıbaşına tarih kokan biryer... Aslında İran; caddeleriyle, dükkanlarıyla, sokaklarıyla, evleriyle, pazarlarıyla tarihten sayfalar taşıyor diyebilirim. Heryer tarihi dokularla dolu... Bu yönüyle çok güzel bir ülke...






                                                      Persepolis'ten birkaç görüntü...

   İsfahan, İran'ın elit yerlerinden biri... İranlılar buraya dünyanın merkezi diyorlar.Halkı daha varlıklı ve daha kültürlü. Bu herhallerinden belli oluyor. Çevre düzenlemesi çok güzel ve  yeşillendirilmiş. İsfahan'da Cuma Cami, Alikapı Sarayı, Otuzüç Ayaklı Köprü görülmesi gereken yerlerden diyebilirim.



                                                                        İsfahan merkez...



                                                                  Otuzüç Ayaklı Köprü.



                                                         Cuma Cami içinden görüntüler...

     Hamedan, çok geniş, Avrupa havasında caddeleriyle gözüme çok güzel görünen diğer bir yerleşim yeriydi İran'nın. Ana caddesinin sağlı-sollu heriki tarafında da heykeller sıralanmıştı.




                                                          Hamedan'dan görüntüler...

   Hamedan'a yaklaşık 60km uzaklıkta bulunan Ali Sadr Mağarası, mükemmel bir güzelliğe sahip... İçinde tekne ile dolaşılan, 11km lik bir mağara... Tabi şuanda ancak 4km si turistlere açık vaziyette.Bu mağarayı bir coğrafya öğretmeni olarak hayranlıkla gezdim.



                                                    Ali Sadr Mağarası'ndan görüntüler...

   Şiraz'da bir gece konakladım.Burası da güzel bir yerleşim alanıydı.Şiraz Kerim Han kalesi'nin taş işlemesi oldukça güzeldi.



                                                                    Şiraz  Kerim Han Kalesi.



                             Şiraz'da Kerim Han Kalesi'nin içi de görülmesi gereken yerlerden...

   İran'ın  güzel camilerinden birisi olan Şah Çerağ Camisi'ni Şiraz'da görmeden geçmek delilik olur.Çünkü içinin ve dışının süslemelerini çok mükemmel buldum.



                                                       Şah Çerağ Cami(dış görünüm).




                                                      Şah Çerağ Cami (iç görünüm).

      İran'a giden herkes muhakkak Alamut Kalesi'ni görmek ister.Gidip baktığımda kaleden arda pek birşey kalmamış olduğunu gördüm.Alamut Kalesi oldukça dik yamaca kurulmuş bir kale.Hasan Sabbah'ın kalesi... Tarihte bu zatın ününü hemen herkes bilir.Anlatmaya gerek yok. Yalnız bu zattan pek hoşlanmadığımı söyleyebilirim.Tarihte kendisi ile ilgili hertürlü yazıyı okurken kendisini nefretle anmışımdır.Alamut Kalesi'ni  gezerken de hep nefretle gezdim.Çünkü biz Türklerin tarihinde çok önemli yeri olan Nizamülmülk ve Melikşah'ın ölümünden Hasan Sabbah'ı sorumlu tutan biriyim. Bizim  tarihimizde parlak bir dönemi noktalayan kişiden nefret etmem herhalde hakkımdır diye düşünüyorum.



                                          Alamut Kalesi'nin dik kayaları...Kaleye çıkarken...

   Urmiye'de görmek istediğim Urmiye Gölü'ydü.Tabi aylardan ağustos ayı olduğu için göl epeyce çekilmiş, kurumuştu.Gölün çevresinde tuz birikintileri oluşmuş,farklı bir görüntü ortaya çıkmıştı.




                                                                          Urmiye Gölü.

   İran, çok eski bir tarihe sahip  ve geniş  kültürüyle görülmesi gereken ülkelerden biridir.Ülkenin her köşesi başlıbaşına tarih kokuyor. Bu ülkeyi görmekten ve tanımaktan çok memnunum.
   Gidip de yazamadığım her ülkeyi uygun zamanlarda yazmaya devam edeceğim...